Yemin Deliline Dayanılabilmesi İçin Talebin Açıkça İfade Edilmesi Zorunluluğu

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu Kararı

“Sair Delil İbaresinin Yemin Deliline Açıkça Dayanılmış Olduğu Şeklinde Yorumlanamayacağı”

01 Mart, 2022 - 20 dakikalık okuma

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu önüne gelen ve çözümlenmesi gereken sorun, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) yürürlüğe girdikten sonra açılmış olan davalarda, tarafların dava ve cevap dilekçeleri ile delil listelerinde "sair deliller, her türlü delil, ve sair deliller" gibi ibarelerin bulunması halinde tarafların yemin deliline dayandıklarının kabul edilip edilemeyeceği, bu kapsamda hakimin, ispat yükü üzerinde olan tarafa, yemin teklif etme hakkını hatırlatmasının mümkün olup olmadığı üzerinedir.

HMK tanık, bilirkişi ve taraf yeminlerini ayrı ayrı müesseseler olarak düzenlemekle birlikte yemini tanımlamamıştır. Kavramsal olarak yemin veya ant, "Tanrı'yı veya kutsal bilinen bir kişiyi, bir şeyi tanık göstererek bir olayı doğrulamak" anlamına gelir (TDK Güncel Türkçe Sözlük). HMK açısından ise yemin, taraflardan birinin bir vakıanın doğru olup olmadığı hakkında namusu, şerefi ve kutsal saydığı bütün inanç ve değerleri üzerinde beyanda bulunmasıdır.

Deliller, kural olarak taraflarca gösterilmekte ve buna taraflarca getirilme ilkesi adı verilmektedir. HMK m. 194 uyarınca tarafların dayandıkları delilleri ve hangi delillerin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmesi zorunludur. Bununla birlikte hâkimin davayı aydınlatma ödevi bulunur. Buna göre hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında taraflara açıklama yaptırabilecek, soru sorabilecek ve delil gösterilmesini isteyebilecektir. Ancak bu ödevi iddia ve savunma ile sınırlı olarak, belirsizlik ve çelişkilerin giderilmesi için öngörülmüş ve doğruya ulaşmak amacını taşıyan bir nitelikte anlamak gerekmektedir. Zira hâkimin davayı aydınlatma ödevi, taraflarca getirilme ilkesi ile bağlantılı bir kurumdur. Dolayısıyla hâkimin davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde belli bir delili hatırlatma yetkisi bulunmaz.

Bununla birlikte "dava dilekçesinin içeriği" başlıklı HMK m. 119/1 uyarınca davacı, iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini ve iddia ettiği her bir vakıayı hangi delillerle ispat edeceğini göstermek yükümlülüğü altındadır. Bu yükümlülük yine aynı kanunun "somutlaştırma yükü ve delillerin gösterilmesi" başlıklı m. 194/2 ve basit yargılama usulü bakımından "delillerin ikamesi" başlıklı m. 318/1’de de tekrarlamıştır. Benzer bir yük "cevap dilekçesinin içeriği" başlıklı 124. maddede savunma sebep ve vasıtaları bakımından davalıya da yüklenmiştir. Taraflar iddia ve savunma sebeplerinin yargılamanın belirli bir aşamasına kadar ileri sürebilecek, bundan sonra ileri sürülen iddia ve savunma sebepleri mahkemece dikkate alınamayacaktır.

HMK delilleri senet, yemin, tanık, bilirkişi, keşif ve uzman görüşü olarak sıralamıştır. Bununla birlikte deliller kanunda sayılanlar ile sınırlı olmayıp, kanunun belirli bir delille ispat zorunluluğu getirmediği hallerde taraflar kanunda düzenlenmemiş diğer delillere de başvurabileceklerdir. Deliller "kesin delil" ve "takdiri delil" olarak ikiye ayrılmaktadır. Kesin deliller ise ikrar, kesin hüküm, senet ve taraf yemini olmak üzere dört tanedir. Kesin deliller hâkimi bağlayıcı nitelikte olup, hakim, kesin delillerden biri ile doğrulanan bir vakıayı ispat edilmiş olarak kabul etmek zorundadır. Dolayısıyla bir vakıanın doğru olup olmadığına yemin edilirse artık o vakıa hakkında başka delil gösterilmesine gerek olmayacak, o vakıanın doğru olup olmadığı davada kesin olarak ispat edilmiş olacaktır.

İspat bir yükümlülük olmayıp, bir külfettir. Külfet, hukuk düzeninin bir kimseye, diğer bir kimse karşısında yüklemiş olduğu bir ödev olup, bu ödev yerine getirilmezse külfet üzerine yüklenen kişi ya elde etmesi mümkün olan bir hakkı kazanamaz ya da böyle bir hakkı kaybeder.

Yemin teklifini ispat yükü kendisine düşen taraf yapacaktır. Buna göre ispat yükü kendisine düşen taraf o vakıayı başka delillerle ispat edemezse diğer tarafa yemin teklif edebilecektir.

Genel Kurul, kanun koyucunun, taraflara hangi delilin, hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtme, yani somutlaşma külfeti getirdiğini, açıkça yemin deliline dayanılmadığı takdirde, tarafın yemin teklif etme hakkının bulunmadığı sonucuna varmıştır.

Buna göre tarafların "sair deliller, her türlü delil, ve sair deliller" gibi ibareleri kullanmış olması yemin deliline açıkça dayanmış oldukları biçiminde yorumlanamayacak ve hâkimin de taraflara yemin teklif etme hakkını hatırlatması mümkün olmayacaktır.

Emsal Karar: Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu, Karar Tarihi: 03/03/2017, E. 2015/2, K. 2017/1 (Kazancı İçtihat Bilgi Bankası)
Kaynakça: Aslan Ramazan; Yılmaz Ejder; Taşpınar Ayvaz Sema: Medeni Usul Hukuku, 2. Baskı, Yetkin Yayınları, Ankara 2016